VAKALAR SIFIRLANMIŞKEN
NEREDEN ÇIKTI BU
KIZAMIK SALGINI?
Kontrol edilemeyen bir düzensiz göçmen politikası ve kızamık aşısı uygulama oranlarının düşmesi nedeniyle kızamık salgını tehlike sinyalleri veriyor…
Bilim insanları kızamık salgını uyarısı yapıyor
Peki ama,
Kızamık hastalığının neredeyse kökünü kurutmuşken, onlarca yıl sonra neden bir kızamık salgını ile karşı karşıyayız?
Bindik Bir Alamete, Gidiyoruz Kıyamete başlıklı yazıda çok değerli hocalarımızın açıklamalarından ülkemizde bir kızamık salgını olduğunu duyuyoruz demiştim.
Evet sadece duyuyoruz,
Çünkü,
Bu yazının hazırlandığı saat itibarıyla sağlık otoriteleri tarafından hala resmi bir açıklama yapılmadı.
Bu paylaşımda ciddi tehlike sinyalleri veren kızamık salgını konusuna gireceğim,
Ancak,
Açıkçası her yerde mevcut olan anonim bilgileri kopyala-yapıştır yapmak yerine,
Bizi bir salgının kucağına iten sebepleri bütün yönleriyle masaya yatıracağım.
Kızamık Salgını Neden Olur?
Kızamık (İngilizce measles) ağırlıklı olarak çocukluk yaş grubunda olmak üzere her yaşta görülebilen ve kızamık virüsünün neden olduğu çok bulaşıcı bir hastalıktır.
Hatta,
Kızamık ve suçiçeği tüm enfeksiyonlar arasında açık ara en bulaşıcı olan iki hastalıktır.
Daha çok yeni bir pandemi süreci ile sınandık,
Hastalığı geçiren geçirmeyen herkes bu dönemde şüphesiz epeyce bir hırplandı.
Bugün ise kökünü kurutmamıza ramak kalan eski bir hastalığın yeniden hortlamasından bahsediliyor,
Ve,
Felaket tellallığı gibi anılmasın, ama açıkçası bu oldukça endişe verici bir durum.
Neden mi???
Kızamık En Hızlı Bulaşan Enfeksiyondur
İnsandan insana çok kolay bulaştığına hepimizin şahit olduğu COVİD-19’a neden olan SARS-COV-2 virüsünün bulaşıcılık katsayısı 1.5- 2.5 civarında iken,
Bu değer kızamık için 16-18 olarak kabul ediliyor.
Diğer bir deyişle,
Bir COVİD-19 pozitif birey hastalığını ortalama 3 kişiye bulaştırırken,
Kızamık hastası enfeksiyonu 18 kişiye kadar yayabiliyor.
Özetle,
Kızamık COVİD-19’a göre 5-6 kat daha bulaşıcı bir hastalıktır!!!
Kızamık COVİD-19’a benzemez. Kızamık ve su çiçeği dünyada en hızlı bulaşan ilk iki enfeksiyondur.
Prof Dr Mehmet Ceyhan Tweet
Kızamık Aşısı
Dilimize kızamık aşısı olarak yerleşmiş olsa da,
Aslında bu aşı kızamık, kızamıkçık ve kabakulak hastalığına karşı oldukça etkili ve güvenli bir korunma yöntemidir.
İlk doz aşılama sonrası kızamık enfeksiyonu önleme oranı %93 iken,
İkinci doz aşılama sonrası koruyuculuk %97’ye çıkar.
Bunu sadece 4 puanlık(cık) bir artış gibi görmek ve hafife almak çok büyük bir hata olur.
Konunun dağılmaması için teknik detaylarına girmeyeceğim,
Ancak şunu söyleyeyim,
Bu %4’lük oran yüzbinlerce kızamık vakasını önleyecek bir artı korumadır.
Hatırlatmak gerekirse,
Kızamık aşısı ülkemizde 1970 yılından bu yana uygulanıyor;
1998 yılında ise ek olarak ikinci doz uygulamasına dair karar alındı.
Kızamık Aşısı Ne Kadar Etkili?
Eğer ki ülkemizde başarıyla sürdürülen Ulusal Bağışıklama Programımız olmasaydı,
Her yıl kızamık salgını nedeniyle 415 bin kızamık vakası ve 832 çocuk ölümü gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalacaktık!!!
Karar vericisinden uygulayıcısına kadar, bu süreçte emeği geçen herkese toplum olarak minnet borcumuz olduğunu lütfen unutmayalım.
Gelgelelim çok önemli teknik bir nokta daha var:
Kızamık aşısı çok etkin,
Ancak toplum bazında etkili olabilmesi için aşılama oranlarının %95’in altına inmemesi gerekiyor.
Aksi halde aşıya rağmen bir kızamık salgını görebiliriz.
Bu sırada pratik olarak kızamık aşısı diyoruz,
Aslında bu aşı kızamık- kızamıkçık- kabakulak için birleştirilmiş tek doz olarak uygulanıyor.
Bu yüzden,
Bir kişinin kızamık aşısı yoksa,
Aynı zamanda kızamıkçık ve kabakulak hastalığına karşı da korunmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Aşı Etkinliği ve Aşı Etkililiği
Aşı etkinliği (vaccine efficacy),
İdeal koşullar altında aşılılarda aşısızlara göre yeni ortaya çıkan hastalık oranında (yani insidans) azalma yüzdesidir.
İdeal olmayan saha koşullarındaki (depolama, taşıma, uygulama vb. ile ilgili durumlar) aşının etkisinin,
Yani,
Aşı etkililiğinin bilinmesi önemlidir.
Diğer bir ifade ile aşı etkililiği aşının gerçek hayatta ilgili hastalıktan ne kadar koruduğunu gösterir.
Aşı Kapsayıcılığı
Aşıların etkinliği kadar, hatta daha da önemli olan bir diğer parametre ise hedef nüfusun ne kadarına erişebildiğiniz,
Başka bir ifadeyle aşı kapsayıcılığınız gelir.
2020 de yılı için bildirilen aşı kapsayıcılığı %98 iken,
Bu oran 2022 de %96 ya gerilemiş.
Kızamık salgını için uygun koşulları itinayla hazırlıyoruz kısacası…
Çok önemli bir diğer nokta…
Bu rakamların içerisinde aynı coğrafya üzerinde birlikte yaşadığımız düzensiz göçmenler dahil değil,
Sonuç olarak,
Nüfusa dayalı sağlık sistemi onları kapsamadığı için koruyucu sağlık hizmetinin dışındalar.
Bu ne demek biliyor musunuz?
Aşı durumu bilinmeyen milyonlarca potansiyel taşıyıcı/bulaştırıcı, toplumun içinde pimi çekilmiş bomba gibi dolaşıyor,
Ve,
Onlarca yılın emeği ile koruduğunuz bir popülasyon da riske atılıyor!!!
Ülkemizde Kızamık Salgını
Sağlık çalışanlarımızın özverili emeği ve cansiperane çalışmaları sayesinde çok uzun yıllar boyunca aşılanması gereken hedef kitlenin neredeyse tamamına ulaştık,
Ve,
Bu sayede kızamık hasta sayımız çok uzunca bir süre yılda 3-5 vakayı aşmadı.
2004- 2007 yılları arasında senede ortalama 4 vaka bildiriliyorken,
2013 de 7.000 vakalık bir salgın yaşadık.
Çünkü,
Kayıtdışı göçler aşikâr olarak hastalığın yayılmasına neden oldu…
2019 yılında 2800 vakalık ikinci pik görüldü.
Ancak,
Hemen ardından 2020‘de gelen pandemi tedbirleri ile evlere kapanma ve maske sayesinde vaka sayısı 50’ye kadar düştü.
Neden Kızamık Salgını Deniliyor?
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) kayıtlarına göre bu yılın ilk çeyreği için ülkemizden şimdiden 437 vaka bildirimi yapıldığını,
Ve,
Ne yazık ki 2 çocuğumuzun hayatını kaybettiğini görüyoruz.
Bu esnada lütfen “300- 500 hasta ile kızamık salgını mı olurmuş?” gibi bir yorum yapmayın lütfen,
Kırıcı olabilirim!!!
Olur efendim, bal gibi de olur…
Salgın dediğimiz şey nedir?
Salgın, beklediğimizden ya da öngörülenden daha fazla vaka tespit edilmesidir.
Ve,
Söz konusu vaka artışları öyle hep üçer beşer aritmetik artış olarak olmaz;
Belli bir noktadan sonra logaritmik artış görürüz ki vaka sayıları katlana katlana birbiri üzerine eklenir.
Hatırlatmak gerekirse bulaştırıcılık katsayısı 16-18 arasındaydı…
Bu demek oluyor ki her enfekte kişi 18 aşısız kişiye bulaştırabiliyor,
İşte o nedenle de belli bir eşit değerden sonra vaka sayıları misliyle artar.
Şeffaflık Mazide Kaldı...
Önceden sağlık istatistiklerine dair tüm bu veriler,
Akademik camia ve dahi toplumla şeffaf bir şekilde paylaşılırdı.
Ne yazık ki sağlık otoritemiz uzunca bir zamandır veri açıklamamayı, bilakis gizlemeyi ya da sansürlemeyi tercih ediyor.
Madem paylaşılmıyor “Sen bir kızamık salgını olduğunu nereden biliyorsun?” şeklinde bir soru akla gelebilir.
Açıklayayım…
Bu sürveyans verilerini artık sadece Dünya Sağlık Örgütü internet sitesinden izleyebiliyoruz,
Merak eden herkes buradan erişebilir.
Kızamık, bildirimi zorunlu hastalıklar listesinde olduğu için Sağlık Bakanlığı’nın mecburen Dünya Sağlık Örgütü’ne periodik olarak vaka sayılarını geçmesi gerekiyor.
Hal böyle olunca yani ahvalimizi sadece eloğlundan öğrenebilince,
Akademik kurum ve kuruluşlar neticede ulusal aksiyon planı hazırlayamıyor, katkıda bulunamıyor, çözümün bir parçası olamıyor,
Özetle,
Gerekli tedbirler ulusal iş birliği içerisinde ve olması gerektiği şekilde alınamamış oluyor.
Kızamık Salgını Korkutmalı Mı?
Öncelikle bir konuyu hatırlatayım,
Birçok çocuğun kızamık enfeksiyonunu hafif ateşli ve döküntülü bir tablo ile geçiriyor olması kızamığın asla masum bir hastalık olduğu anlamına gelmiyor.
Bildirilen kızamık vakalarının yaklaşık %30’unda bir ya da daha fazla komplikasyon gelişmektedir.
Ciddi komplikasyon riski bir yaş altı çocuklarda ve erişkinlerde daha yüksek;
Hatırlayın,
Kızamık aşısı ilk dozu bir yaşında yapılıyor,
Bu nedenle daha küçük çocukları korumanın tek yolu toplumda dolaşan kızamık virüsünü azaltmaktır.
Yani,
Aşılamaya uygun olan çocukların tamamını aşılamak gerekir ki,
Onları olduğu kadar aşılayamadığımız grubu da koruma altına alabilelim.
Kızamık Enfeksiyonu Komplikasyonları
Enfeksiyonu geçirenlerin yaklaşık:
- % 6’sında pnömoni (zatürre)
- %6’sında ishal
- %7-9’unda ciddi orta kulak enfeksiyonu
- Bin vakada bir körlük ve
- Benzer oranda hayatı tehdit eden beyin iltihabı (menenjit) gibi komplikasyonlar olur.
Kızamık hastalığına bağlı en sık ölüm nedeni pnömoni olup,
Gelişmekte olan ülkelerde her 20 kızamık vakasından biri kaybedilmektedir.
SSPE (Subakut Sklerozan Panensefalit)
Yukarıda saydıklarımız kızamık enfeksiyonunun kısa dönem komplikasyonları,
Bir de SSPE (Subakut Sklerozan Panensefalit) adı verilen bir durum var…
Çocuklar kızamık enfeksiyonuna yakalanıyor ve atlatıyorlar.
Gayet normal bir şekilde hayatlarına devam ederlerken,
Ortalama 7-10 yıl sonra aniden ortaya nörolojik sorunlar çıkıyor.
Davranış bozukluğu ile başlayan ve yavaşça ilerleyen SSPE, ilerleyen dönemde istem dışı kasılmalara neden oluyor,
Ve,
Genellikle 2 yıl içinde ölümle sonuçlanıyor.
SSPE sıklığının kızamık enfeksiyonunun yaşamın erken dönemlerinde geçirilmesiyle yükseldiğini biliyoruz.
Ancak bu bir kaide değil,
Ve şu bir gerçek ki,
Hangi kızamık hastasında SSPE komplikasyonu gelişeceğini ön görmek de mümkün değil!!!
Unuttuğumuz Bir Hastalık İken Neden Kızamık Salgını Yaşıyoruz?
Bilim insanları yeniden gündemimize giren kızamık salgınının sebeplerini iki ana başlıkta topluyorlar:
- Düzensiz Göç
- Pandemi Dönemiyle Artan Aşı Kararsızlığı ve Aşı Karşıtlığı
Bu esnada,
Kızamık çok kolay ve hızlı bulaşma özelliği nedeniyle şu an için ön plana çıkıyor,
Aslında önümüzdeki dönemlerde yukarıdaki sebeplerden ötürü diğer çocukluk çağı hastalıklarının da yavaş yavaş artmaya başladığını görmek hiç de şaşırtıcı olmayacak.
Kızamık Salgını ve Düzensiz Göç
Düzensiz göçmenlerin takibinin yapılamaması, aşılı olup olmadıklarının sorgulanmaması ya da aşılamalarının olmaması bu salgının yayılmasında önemli etkenler olarak karşımıza çıkıyor.
Bununla birlikte,
Tüm Türkiye’de kızamık enfeksiyonunda artış var ama deprem bölgesinde bu çok daha derin.
Düzensiz göçmen sorununu tüm boyutlarıyla zaten herkesin malumu,
Ek olarak tek bir bilgi paylaşıp bu konuyu noktalayacağım.
Büyük Tehlike
Kızamık vakalarının dünyada en yüksek görüldüğü yer Hindistan,
Aslına bakarsanız bu hiç de şaşırtıcı bir veri değil zaten…
Peki, vaka sayısı bakımından Hindistan’ın hemen arkasındaki ülkeler hangileri?
Söyleyeyim: Pakistan ve Afganistan…
Başka bir ifadeyle,
Sosyal medyadan her gün yüzlerce (belki de binlerce) kaçak kayıt dışı göç aldığımız ülkeler!!!
Bu bağlamda başka söze hacet var mı?
Pandemi Dönemiyle Artan Aşı Kararsızlığı ve Aşı Karşıtlığı
Aşı reddi oranları her geçen yıl katlanarak artıyor,
Altında yatan sebepler ise aşı kararsızlığı ya da aşı karşıtlığı…
Aşı reddi 2015’lerde binli rakamlarda iken,
Kısa sürede tırmanışa geçti ve 2017 yılında 40 binlere ulaştı.
Sonrasında diğer istatistiksel rakamlar gibi bu da açıklanmadığı için güncel sayıyı bilmiyoruz,
Bununla beraber, yıllar içerisindeki trende baktığımızda misliyle artmış olacağını tahmin etmek çok zor değil.
En nihayetinde pandemi sürecinde özellikle aşı karşıtlığında bir artış söz konusu oldu.
Bir kere aşısızlar çok ciddi risk altında.
Doğrusunu söylemek gerekirse aşılı olmak da her zaman çok yeterli olmuyor.
Esas itibarıyla kızamık aşısının koruyuculuğu %96-98 civarında;
Dolayısı ile 100 çocuğa aşı yaparsanız bunlardan 3-4 tanesi zaten matematiksel olarak korunamıyor.
İşte bu noktada, ortalıkta dolaşan virüs ne kadar düşük olursa risk o denli azalmış olacaktır.
Ne yapıp edip çocuklarımızı %100 ya da ona yakın bir oranda aşılamamız gerekiyor…
Üstüne Bir De İkinci Dozun Zamanı Değişince…
Kızamık aşısının ilk dozu 1 yaş, ikinci dozu ise okul aşılaması kapsamında ilkokul birinci sınıfta yapılıyordu.
Okul aşılamalarının etkinliği tartışma götürmez,
Çünkü,
O gün okula gelmeyen çocuklar dışında aşı kaçağı olmaz.
Pandemide birinci sınıf aşıları 4 yaşa indirildi,
Okullar kapalı olduğu için makul bir karar gibi görülebilir,
Ancak,
Bu dönem esnasında 4-6 yaş arası yaklaşık 3 milyon çocuğun aşılaması yapılamadı, takibi ol(a)madı
Görüldüğü üzere aşısız popülasyon arttıkça hastalıkta artış görülmesi kaçınılmazdır.
Aşı ve Aşılamak
“Aşı” kelimesinin içerisindeki “aş” Eski Türkçe’de “ek, perçin, kaynak” anlamına gelirmiş,
Haliyle “aşılamak” da “onarmak” demek oluyor…
Atalarımız ne de güzel isim vermişler.
Tarihimizde Aşılama
Hatta ecdadımız sadece güzel isim vermekle yetinmemiş, öyle de bir önem vermiş ki aşılama konusuna…
Örneğin:
Çiçek hastalığı (lütfen su çiçeği ile karıştırmayınız) 16. yüzyılda dünyayı kasıp kavururken,
Osmanlı çiçek hastalığına karşı modern aşının prototipi variolasyon yöntemiyle korunuyordu.
Ve dahi,
Edirne büyükelçisinin eşi Lady Montagu aracılığıyla bu yöntem Avrupa’ya öğretildi.
Edward Jenner 1801’de ilk modern aşıyı bulduktan hepi topu 3 yıl sonra İstanbul’da da üretime başlanmıştı.
Zorunlu aşı uygulamasına dair dünyanın ilk kanunu 1885 yılında yine bu topraklarda çıkarılmıştı.
Peki ya kuduz aşısının Louis Pasteur tarafından Sultan Abdülhamid’in finansal ve lojistik destekleri sayesinde keşfedilmesine ne demeli?
Kuduz aşısının keşfinden 2 yıl sonra onu da İstanbul’da üretebiliyorduk…
Veteriner Hekim Mustafa Adil 1800’lerin sonunda yerli ve milli difteri serumu, sığır vebası serumu, kızıl serumu, tifo, kolera, dizanteri ve veba aşılarını üretiyordu…
Genç Cumhuriyet döneminde de aynı önem ve ihtimam devam ettirilerek verem çiçek, tetanos, difteri, kolera, boğmaca, kuduz, şarbon ve dahi grip aşısı üretebiliyorduk.
En iyisi Ziya Paşa’nın bir beyiti ile sonlandıralım bu yazıyı:
Ne günlere kaldık ey Gazi Hünkâr,
Katır mühürdar oldu eşek defterdar!!!