KOMAGENE
BİR ÇİĞ KÖFTE MARKASINDAN
ÇOK DAHA FAZLASIDIR
Komagene ismini duyan hemen herkesin aklına ilk olarak meşhur bir çiğ köfte markasının geliyor olması pek muhtemeldir. Oysaki, Komagene Krallığı, ya da daha doğru ifade ile Komagene Medeniyeti (bazı kaynaklarda Kommagene olarak da geçer) MÖ 163 – MS 72 yılları arasında günümüzde Adıyaman, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Urfa sınırları içerisinde yer alan bir kültürün temsilcileridir.
Nemrut Dağının zirvesinde dünyanın sekizinci harikası olarak UNESCO Dünya Kültür Mirasları arasında yer alan büyüleyici dev heykelleri hepimiz biliriz,
Ancak,
Onları bize armağan eden bu kadim medeniyetin adı nedense hafızalarımızdan silinmiştir…
Komagene Krallığı
Yazılı kaynaklara göre Komagene Medeniyeti tarihi MÖ 850’ li yıllara dayanıyor,
Bununla birlikte,
Bağımsız bir krallık olarak ancak MÖ 163 – MS 72 yılları arasında varlık gösterebilmişlerdir.
Günümüzde coğrafi alanları ayıran doğal sınırlar boğazlardır,
Oysa o dönemde ise dünyaya hükmeden iki büyük imparatorluğu Fırat nehri ayırmaktaydı.
Fırat’ın doğusunda kalan alan Pers,
Batısı ise önce Yunan, ardından da Roma etkisi altındadır.
Buna mukabil,
Küçük bir coğrafyaya sıkışmış Komagene Krallığı, zamanının iki süper gücü Persler ve Romalılar arasında mücadele vermek zorunda kalmıştı.
Bu nedenle,
Esasen Komagene Medeniyeti de tıpkı günümüz Türkiye’ sinde olduğu gibi çok renkli ve geçişken bir kültür özelliğine sahipti,
Ki,
Bu durum da aslında en büyük zenginliklerinden birisini oluşturmaktaydı.
Komagene Krallığı İçin En Büyük Zorluk
Küçük Asya’ da hüküm süren diğer birçok ulus gibi bu coğrafya da doğu ve batı halklarının kaynaştığı etnik bir havuz gibiydi.
Toplum farklı kültürlere ait, farklı gelenekleri olan, hatta farklı diller konuşan insanlardan oluşuyordu.
Hal böyleyken kendilerini birleşmiş tek bir halk olarak görmüyorlardı,
Komagene Krallığı çatısı altında birleşen bir halk olmaktan ziyade, aile ve akrabalık bağları onları bir arada tutmaktaydı.
Şanslı olan toplumlarda bu gibi zamanlarda bir lider çıkıverir,
Ve,
Dağınık parçalardan, ortak hedefi olan bir bütün ortaya çıkarır.
Rivayet olur ki,
Kral Mithridates mütevazı bir krallığın, tarihe adını miras bırakacak bir medeniyete dönüşümünü sağlayan mimarıdır.
Örneğin…
Ortak bir kültür oluşturabilmek için Kral Mithridates, her yıl atalarının onuruna olimpiyat oyunları düzenler.
Öyle ki,
Bu oyunların Yunan Olimpiyatları ile karşılaştırılabilir azamette ve heybette olduğu söylenir.
Mithridates İşe Sentez Bir Din Oluşturmakla Başlar
Mithridates, Komagene Krallığı’nın başına geçtiğinde ilk ve en büyük önceliği çok dilli, çok dinli ve çok kültürlü olan halkları ortak paydada bir araya getirmek olmuş.
Bu amaçla,
Yunan ve Pers dinlerinin karışımı olan bir sentez dini kültür oluşturur.
Ülkenin en göze çarpan noktalarına oldukça görkemli tapınaklar inşa ettirir.
En heybetlisi ise günümüze kadar ulaşan Nemrut Dağı tepesine yerleştirilendir.
Kral Mithridates halklar arasındaki uyumsuzlukları yumuşatabilmek,
Ve,
Farklı kökenlerden gelen insanların kendilerini birbirleriyle bağlantılı hissetmeleri için tapınaklara inşa edilen heykellere hem Yunanca hem de Persçe isimler verir.
Örneğin,
Antik Yunan’da tanrıların tanrısı Zeus ile Pers mitolojisindeki Hürmüz,
Zeus’un oğlu Apollon ile Mithras’ı birleştirmek gibi…
Bunlar dünyada yegâne çift kültürlü, çift isimli, çift yönlü, dönemin farklı dinlerinin ortak tanrı heykelleridir…
Görüldüğü üzere,
Komagene coğrafyası gibi, inanç sistemi de bir nevi arada ve arafta kalmıştır.
Tıpkı,
Bu kadim medeniyetin tarih sayfasından yok oluşundan bin yıl sonra İbn-i Haldun’ un dediği gibi coğrafya gerçekten kader olsa gerek…
Komagene Medeniyeti Mirasları
Komagene Krallığı, MS 17′ de Roma İmparatorluğunun egemenliğine girene değin tarih sahnesinde varlığını sürdürür.
Kral IV. Antiokhos’un ölümünden sonra, bölge Romalılar’ın eline geçer,
Ve,
MS 72 yılında Roma İmparatorluğunun Suriye Eyaletine bağlanarak tarihin tozlu raflarında inzivaya çekilir.
Bugün bizlere birer Komagene Medeniyeti hediyesi olan eserler, UNESCO Dünya Mirası Listesinde dünyanın 8. Harikası olarak kabul edilmektedir.
En Büyük Başarıları
Her şeye rağmen,
Kadim Komagene Medeniyeti öyle bir başarıya daha imza atmış ki…
Roma ile Pers İmparatorlukları arasına sıkışmış küçücük bir devlet, kelimenin tam anlamıyla ateş hattındalar.
Ancak,
Buna rağmen, uzun süre bu coğrafyada barış içinde yaşamış bir krallıktan bahsediyoruz.
Komagene Krallığı, dünya tarihinde 300 yıl boyunca hiç savaşmadan varlığını sürdürebilmiş nadir uygarlıklardan birisidir...
. Tweet
Bu sebeple,
Komagene Medeniyeti barışın, diplomasinin ve uygarlığın sembolü olarak da anılır.
Peki…
Bu coğrafyanın çiğ köfte ile hiç mi alakası yok?
Olmaz mı?
Ancak bunun için bu dönemden yaklaşık 2.000 sene daha geriye gitmemiz gerekiyor.
O halde başka bir yazının konusu da çiğ köfte hikayesi olsun…