Anasayfa » Yazılarım » Düşündüren Yazılar

Düşündüren Yazılar

marka yaratmak ürün adı olmuş markalar

Marka Yaratmak Hiç Kolay Değil, Hele Ki Günümüzde…

Ürün adı olmuş markalar yaratmak;

Bir başka ifadeyle belli bir grup ürünü tanımlamak için kullanılacak yeni bir marka yaratmak,

Emin olun tahmin ettiğinizden daha zor ve meşakkatli bir süreçtir.

Ürün adı olmuş markalar esas olarak,

Herhangi bir ticari markanın o portföyde mevcut tüm diğer ürünlerin adının önüne geçerek,

Rakiplerinin dahi kendi markasıyla bilinmesidir.

Kolay bir başarı olmadığını takdir edersiniz sanırım…

Markanızın başarılı olmasını istiyorsanız bir kere ürününüz çok kaliteli olmalı,

Bu zaten işin olmazsa olmazı.

Tabii toplumda yaygın kullanılacak, geniş kitlelere hitap edebilecek bir marka yaratmak da cabası…

Ardından bu başarılı ürünün arkasına envaiçeşit reklam kampanyası takmalısınız ki geniş kitlelerce bilinirliği artsın…

Ve tabii ki,

Ürün adı olmuş markalar yaratabilmek biraz da zamana bağlı;

İnsanlar arasında kullanımın yaygınlaşması için belli bir süre gerekiyor.

Yeterli mi?

Değil…

İşte bu yazıda hepimizin zihnine kazınmış,

Hatta bir grup ürünü tanımlarken istemsiz bir şekilde adını zikrettiğimiz ürün adı olmuş markalar ve bir marka yaratmak ile ilgili kısa hikayeler bulacaksınız.

Haydi birlikte kısa bir nostalji turuna çıkalım…

Ahlaklı ve Adil Olmayı Ne Zaman Terk Ettik?

Ahlaklı ve Adil Olmayı Ne Zaman Terk Ettik?

Henüz yeni yürümeye başlayan çocuklara aile içerisinde, kreşte ve devamında okulda toplumsal kurallar ve sosyal normları öğretmeye çalışıyoruz;

Ancak onların daha doğru düzgün konuşamadan önce bile zaten adil ve ahlaklı olduklarını biliyor muydunuz?

Bu varsayımsal bir hipotez değil,

Bilim insanları yapmış oldukları sosyal deneylerde çocukların henüz iki yaşına bile basmadan adalet duygusuna halihazırda sahip olduklarını keşfettiler.

O halde,

Demek ademoğlu, doğuştan gelen erdemli davranışları zaman içerisinde kaybediyor…

Çünkü,

İnsanlar çoğunlukla çevrelerindeki kişilerin ve kültürel faktörlerin etkisi altındadırlar.

Bu nedenle, yozlaşmış bir ortamda ahlaklı kalabilmek gerçekten oldukça güçtür.

Sonuçta dejenerasyon toplum bazında sıradanlaşır ve olağan bir durum gibi kabul görür.

Tıpkı günümüzde olduğu gibi…

ekolojik ürünler

Ekolojik Ürünler ve Ahlaki Çelişkiler

Küresel ısınma, çevresel felaketler ve sürdürülebilirlik gibi konular günümüzün en önemli gündem maddelerinden biri haline geldi.

Durumun önemini kavrayan birçok insan, buna paralel olarak iyileştirici adımlar atmaya çalışıyor.

Aslına bakılırsa özellikle alışveriş yaparken çevre dostu ve ekolojik ürünler tercih etmek, çoğu insanda duyarlı bir tüketici olduğu hissiyatı yaratıyor.

Ancak, “gezen tavuk” yumurtası alarak kendimizi iyi hissetmek, aslında ne kadar ahlaklı olduğumuzu yansıtıyor mu?

Bu soruyu yanıtlamak için yapılan bir sosyal çalışmanın çıktılarını kat’i bir doğru gibi kabul etmek gerekmemekle birlikte,

Bulguların da oldukça ilginç ve düşündürücü olduğunu itiraf etmek gerek…

yaşadığımız doğal afetleri unutmamalıyız

Unutmamalıyız…

23 Ekim 2011 tarihini unutmamalıyız;

Çünkü,

O gün Van merkezli bir depremde beş yüzden fazla canımızı toprağa vermiştik…

Bu coğrafyada bizim sınavımız hep doğal afetler ile oluyor; envai çeşidi ile sınandık, sınanıyoruz ve görünüşe bakılırsa sınanmaya devam edeceğiz.

Anlatılacak o kadar çok hikâye,

Söylenecek o kadar çok söz var ki,

Ne zaman o acılar aklımıza gelse, kelimeler boğazımızda düğüm düğüm oluyor…

Her defasında “Acımız tarif edilemeyecek kadar büyük” diyor,

Ve,

Ardından “bu son olsun” dileğinde bulunuyoruz,

Üzerinden çok kısa bir süre geçtikten sonra ise her şeye bıraktığımız yerden, olduğu gibi devam ediyoruz.

Özetle,

Einstein’ın “Aynı şeyi tekrar tekrar yapmak ve farklı sonuçlar beklemek deliliktir” cümlesinin anti-tezi gibi yaşıyoruz vesselam…

Telefonunuzu Neden Halka Açık Şarj Noktalarında Şarj Etmemelisiniz?

Juice Jacking Tehdidi ve Halka Açık Şarj İstasyonları

Modern hayatın ayrılmaz bir parçası olan akıllı telefonlarımız, günlük yaşantımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi.

Ancak akıllı cihazların aklın sınırlarını zorlayan teknolojik gelişmelerine rağmen,

Şarjları kısa sürede ve hiç beklenmedik zamanlarda tükeniveriyor.

Buna bağlı olarak da halka açık yerlerdeki şarj istasyonlarını kullanmak zorunda kalabiliyoruz.

Böyle zamanlarda alışveriş merkezleri, kafeler, hava limanları ve diğer umumi alanlarda bulunan boş USB bağlantı noktaları, çoğumuz için kurtarıcı haline geliyor.

Ancak ne yazık ki,

Bu halka açık şarj noktaları, sizi şarjı bitmiş bir telefondan çok daha kötü bir sıkıntıya sokabilir…

Özetle,

Juice Jacking ve diğer siber saldırıların kurbanı olmamak için bir takım temel tedbirleri almayı ihmal etmeyin…

Leonardo da Vinci şaşılık

Leonardo da Vinci ‘nin Dehasının Sırrı Şaşılık Olabilir Mi?

Jama’da yayınlanan bir makale, Leonardo da Vinci ‘nin gözlerinin yanlış hizalandığı,

Ve,

Aynı anda aynı yere bakmadığı bir görme bozukluğu olan strabismus yani şaşılık sorunu olduğunu ileri sürüyor.

Bu esnada Leonardo da Vinci sadece ressamlık konusunda değil,

Aynı zamanda mühendislik, matematik, anatomi, biyoloji ve mimari gibi birçok alanda dudak uçuklatıcı sonuçlara imza attı. 

Ortaya çıkardığı her işte bir fark ve üstünlük gösteren sanatçının başarısının altında,

Çoğunluktan farklı düşünme, farklı analiz etme ve farklı yorumlama kadar,

Acaba nesneleri de farklı görüyor olması bir etken olabilir mi???

su gibi ol, su gibi aziz ol

Su Gibi Ol Dostum

SU GİBİ OL, SU GİBİ AZİZ OL… Su koşullar el verdiği sürece akışta kalabilen, engelleri aşabilen, aşamıyorsa da sürekliliği ile üstesinden gelebilendir. Bu nedenle kadim geleneklerde sıklıkla “Su gibi ol” güzel dilekleri ile karşılaşırız. Bu yazıda, Hem Bruce Lee’nin “Su gibi ol dostum” felsefesinin gerekçesini, Hem de Sufilerin birbirine neden “Su gibi ol azizim” dediklerinin …

Su Gibi Ol Dostum Devamı »

covid tip 2 diyabet

COVID Increases Your Risk of New-onset Type 2 Diabetes

In our quest for a comprehensive understanding of the consequences of COVID, we are well aware that this viral infection possesses a multifaceted nature, capable of impacting much more than just the respiratory system.

COVID is not merely a contagious respiratory tract infection;
It is now crystal clear that it is a multi-systemic disease that can lead to Type 2 diabetes, cardiovascular diseases, kidney issues, brain complications, and damage to many other organs.

Yesterday we had Delta, Omicron, and others,

Today there is Eris knocking at our door, while Pirola echoes “I’m here too”

Tomorrow, another variant will likely emerge.

We cannot change this reality…

However,

In the meantime, there are rational and prudent steps we can take for ourselves:

Ignoring adventurous narratives in conspiracy theories and following the advice of trusted scientists…

In this article, you will find a summary of a scientific study demonstrating the increased risk of Type 2 Diabetes following a COVID infection.

Neglecting precautions in certain matters cannot be regarded as fate, but has the potential to lead to life-long sorrow…

önyargılar ve kendini gerçekleştiren kehanet

Önyargılar Ne Kadar Güçlü Olabilir?

Bu yazıdan “yaşlanma ve önyargılar” arasındaki ilginç ilişkiden bahsedeceğim.

Bilimsel çalışmalar, kendini gerçekleştiren kehanet (Pygmalion etkisi) kadar klişelere inanmanın da sağlık üzerine etkilerine işaret ediyor.

Şu bir gerçek ki,

Genellikle yaşlılıkla ilgili klişeler ve önyargılar, açık bir şekilde toplumsal düşence tarzının bir parçası olmuş durumda…

Ancak,

Bilimsel çalışmalar bu önyargıların insanların yaşlılık dönemleri ile ilgili olumsuz algılara neden olduğu kadar,

Aynı zamanda sağlıklarını da etkileyebildiğini gösteriyor.

Peki, o halde yaşlanma ve önyargılar arasındaki bu ilişki nasıl işliyor dersiniz?

zeytin ağacı

Zeytin Ağacı Ölümsüzlüğü Temsil Ederken Neden Bu Düşmanlık?

Zeytin ağacı antik çağlardan bu yana kutsiyet atfedilen ve en çok anlam yüklenen kadim bir canlıdır.

İşte bugün sizleri zeytin ağacının büyüleyici dünyasına bir yolculuk yapmaya davet ediyorum.

Zeytin ağacının binlerce yıllık tarihi ve ilham verici hikayelerine rağmen,

Bu kutsal varlığa karşı düşmanca tavrımız nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu gerçeğine dikkat çekmek istiyorum.

Hal böyle iken,

Bizler zeytinlikleri gözümüzü kırpmadan yok etmekte hiçbir beis görmüyoruz.

Sanki hiç başka yer kalmamış gibi toplu yerleşim alanı açmak ya da maden işletmeleri kurmak için,

Asırlık ağaçların kesilmesine göz yaşları içerisinde şahitlik ediyoruz.

Tüm dünya fosil yakıtları terk etmek için seferber olmuşken,

Biz binlerce yıllık geçmişe şahitlik etmiş mirasları yok etmekten en ufak bir rahatsızlık duymuyor gibiyiz sanki!!!

Oysa ki…

Zeytin ağacı, insanlık tarihi boyunca kutsal bir canlı olarak kabul edilmiş ve derin anlamlar yüklenmiş,

Antik çağlardan beri ademoğlu için çok özel bir yere sahip olmuştur.

Bu ağacın yaşam gücü ölümsüzlüğü simgeler.

Çünkü,

Zeytin ağacı bir kez toprağa tutunduktan sonra kolay kolay ölmez, 

Hatta tam öldüğünü sandığınız anda köklerinden yeni filizler verebilir.

İşte zeytin ağacının büyülü dünyasına dair bazı ilginç bilgiler…

Scroll to Top
Yeni Paylaşımlardan Haberdar Olun Evet Hayır