AUGUST LANDMESSER
NAZİ PARTİSİNE KARŞI
August Landmesser, Nazi Partisi karşısında durabilmeyi tercih ederek adını cesaret ile ilgili kısa hikayelere altın harflerle yazdıran isimsiz kahramanlardan birisidir.
Çok bilinmediği için isimsiz olarak adlandırdım,
Ancak,
Kahraman olduğu kesin…
Çünkü,
Tek başına, muktedir Nazi Partisi daha doğru bir ifade ile Nazi Ordusu karşısında “Cesaret nedir?” sorumuza dik duruşuyla cevap veren onurlu bir adamdan bahsedeceğim bu yazımda…
Cesaret Kelimesinin Kökeni
Cesaret kelimesi Arapça “csr” kökünden gelen casāra(t) “cesur olma, ataklık” sözcüğünden alıntıdır.
Esasen “casara” da “vadiyi veya nehri geçmek, aşmak, atılım yapmak, atak olmak” anlamında kullanılan bir kelime.
Büyük Türkçe Sözlük ise cesareti “güç veya tehlikeli bir işe girişirken kişinin kendinde bulduğu güven, yüreklilik, yiğitlik, yürek ve göz pekliği” olarak tanımlıyor.
Yani,
Aslında oldukça nadir görülen ve bir o kadar da özveri isteyen bir durumdan bahsediyoruz.
Peki O Zaman Cesaretli Olmak Ne Demek?
Yukarıdaki tanımlardan da çok iyi anlaşılacağı üzere cesaretli olmak korkusuzluğun eşdeğeri değil,
Gerçi,
Bizler gündelik yaşantımızda birbirinin yerine yanlışlıkla da olsa kullanıyoruz, o ayrı…
Cesaretli olmak ne demek biliyor musunuz?
Korkusuzluk değil, bilakis korku duygusunun varlığında harekete geçebilme kararlılığıdır.
Çünkü,
Korku duygusunun yokluğu bir sorun, bir hastalıktır.
Cesaretli olmak korkusuzluğun eşdeğeri değildir; bilakis korku duygusunun varlığında harekete geçebilme kararlılığıdır.
Bu konuyu Prof Dr Sinan Canan “Yeni Dünyanın Cesur İnsanı” kitabında çok güzel açıklıyor:
“Yaşamı devam ettirmek için korku önemlidir.
İnsan olan bilinmeyenden, riskten, ölüm tehlikesinden ve belirsizlikten korkar. Bu doğal ve sağlıklı olandır.
Ama,
İnsan, korkutucu durumlara diğer canlıların veremediği tepkileri adına cesaret dediğimiz yetenek sayesinde verebilir.
Almanya'da Nazi Partisi Dönemine Gidelim
Hamburg, 1936…
3 Haziran 1936’da Horst Wessel adlı savaş gemisinin denize açılış kutlamalarının başlangıcında Nazi selamı vermeyen bir kişi vardı…
Koskoca kalabalıktan sadece tek bir kişi Nazi selamı vermek için kolunu kaldırmayı reddetti!!!
O adamın adı August Landmesser…
August Landmesser Almanya’nın Hamburg kentinde Blohm Voss tersanesinde işçi olarak çalışmaktaydı.
Yetkililerle zaten başı dertteydi.
August iş bulmak umuduyla 1931 yılında Nazi Partisine katılmış,
Ancak,
Nişanlısı Irma Eckler’in Yahudi olması nedeniyle 1935’de ihraç edilmiştir.
August Landmesser aynı sebepten dolayı,
Temmuz 1937’de Nazi Partisi ırkçı kanunları gereğince kendi ırkına saygı duymamakla yargılandı,
Ve,
İki iki yıl ağır çalışma cezasına çarptırılmıştı…
Eşi Irma Eckler ise Gestapo tarafından alıkonmuş ve 1938’de Fuhlsbüttel adında bir hapishaneye atılmıştır.
Çocukları Ingrid ve Irene ise birbirlerinden ayrılmak zorunda kalır…
Ingrid’in büyük annesiyle beraber yaşamasına izin verilse de,
Irene ilk olarak bir yetimhaneye gönderilir, daha sonra da koruyucu bir ailenin yanına verilir…
August Landmesser hakkında iki çocuğu olması dışında çok az şey biliyoruz.
1991’de bir Alman gazetesinde yayınlanan bu fotoğrafta, çocuklarından biri tamamen tesadüf eseri babasını tanıdı…
Babasının resmini gördüğü o anda ne kadar da gurur duymuş olmalı…
Hepimizin cesur olma yeteneği var...
Değerlerimiz ve ilkelerimiz bizi buna mecbur kılıyorsa, zor olan seçimi yapmamız ve yanlış olana karşı durmamız gerekiyor!
Başkalarının inançlarının, kendinizinkinden ödün vermeniz için size baskı yaptığı bir durumla karşı karşıya kalırsanız,
Ne olursa olsun cesur olun;
En sıradan halimizde bile, cesaret ve inanç bizim her şeye karşı gelecek yegâne gücümüzdür!!!
Nazi Partisi selamı vermek için kolunu kaldırmadan kalabalığın arasında duran August Landmesser’in aklından neler geçtiğini,
Ya da,
O fotoğraf çekildikten sonra ne yaptığını,
Veya,
Başına nelerin geldiğini, nelerle baş etmek zorunda kaldığını kimse bilemez…
Ancak,
O fotoğrafın yayınlandığı zamandan beri biz, onu Nazi Partisi selamı vermeyi reddeden adam olarak tanıyoruz!!!
Ve,
Hikayesini öğrendiğimizde bu hiç tanımadığımız adama karşı bir sempati uyanıyor içimizde…
