Anasayfa » Yazılarım » Düşündüren Yazılar » Zonguldak: Acılarla Yoğrulmuş Bir Madenci Kenti

ZONGULDAK:
ACILARLA YOĞRULMUŞ
BİR MADENCİ KENTİ

Zonguldak - karaelmas - madenci kenti

Ben Zonguldak çocuğuyum, ama bu acılarla yoğrulmuş madenci şehrine biz Karaelmas deriz…

Zonguldak ’da doğdum, büyüdüm, ergen oldum…

Bir madenci çocuğu değilim,

Bununla beraber,

Karaelmas ’da kara yüzlü, kara bahtlı maden işçilerinin ve dahi ailelerinin acılarına o kadar çok şahitlik ettim ki…

Yüz karası değil kömür karası / Böyle kazanılır ekmek parası...

Bir değerli taşı çıkartmak için,

Tıpkı Afrika’da elmas madenlerinde çalışan işçi kardeşleri gibi Karaelmas madenci emekçilerinin de hem yüzleri  hem de bahtları kararmıştır…

Nitekim, 

Yüz karası değil, kömür karasıdır o, tıpkı büyük şair Orhan Veli’nin dediği gibi…

Yerin yüzlerce metre altına, tam olarak 930 metreye, her şeye rağmen iniyor maden işçileri.

Her şeye rağmen hatıramda hala çok canlıdır;

Hatta hiç unutmadım ki,

1991 Zonguldak Grevi ve Karaelmas Büyük Madenci Yürüyüşü esnasında duvarlarda kızıl-kırmızı zemin üzerine siyah puntolarla yazılmış posterleri:

“Sizler yerin yüzlerce metre altında sadece böcekler mi yaşıyor sanıyorsunuz?”

Eğer üzerine birazcık düşünmezseniz, ilkin küçümseyici ve gerzek bir slogan gibi algılayabilirsiniz.

Halbu ki,

Koskoca bir gerçeği avaz avaz haykırıyor o sözler!!!

Bilmem haberiniz var mı?

Zonguldak şehrinde çok derinlerde, mesela yüzlerce metre aşağılarda yaşan(a)mamış nice hayatlar yatıyor!!!

Ne Zaman Zonguldak Madencisi Bir Haber Konusu Olur?

Zonguldak - karaelmas - madenci kenti

Zonguldak ve diğer şehirlerdeki madenciler,

Ya göçük olduğunda,

Ya da grizu patlaması gibi afetlerin sonucunda gündeme geliyorlar.

Oysa ne kadar acı değil mi bu durum?

Bir de…

Cesur ve bir o kadar da gözü kara Zonguldak madencileri,

Deprem zamanı kimsenin giremediği binalara girerek,

Domuzdamı tahkimat yöntemi ile imkânsız denen kurtuluşlara imza attıkları zaman avuçlarımız kızarana kadar alkışlıyoruz.

Üstüne fiyakalı bir Tweet, iki de Facebook fotoğraf beğenisi ile görevimizi layıkıyla ifa ediyor,

Sonrasında ise Zonguldak madencilerini hemencecik unutuveriyoruz işte…

Ta ki bir sonraki felaket haberine kadar!!!

Zonguldak 'da Madenci ve Ailesinin Kaderi

Oysa…

Zonguldak ‘da madenciler o kara zindanlarında bir ömrü hoyratça harcarlar.

Yeri gelir yaşamlarını verir,

Hiç olmadı daha kırk- elli yaşına bile varmadan kömür tozuna akciğerlerini teslim ederler.

Sırf yer üstündekiler biraz daha fazla ısınabilsin diye, madenciler kalan ömürlerini çeyrek nefesle geçirirler!!!

Çocukluğumuzdan bu yana Karaelmas ‘ın kara toprağı o kadar çok canı yuttu ki,

Zonguldak ’da madenci bir yakını olup da, yüreğine acı düşmemiş hane neredeyse kalmamıştır…

Zonguldak - karaelmas - madenci kenti

Zonguldak, yerin altından cömertçe verdiğine karşılık, hep daha fazlasını almayı ihmal etmedi.

Ancak,

Madenin aldığı hayatlar, verdiği nimetlerden faydalanabilenler değildi oysa ki!!!

Hiç mi hiç acımadan,

Bedel olarak bahtı kara yetimler, dullar, analar-babalar bıraktı arkada …

Sizler tahayyül edebiliyor musunuz bir somun ekmek uğruna, evinizin direğinin bir mezar taşının bile olamamasını…

Oysa,

Madenci kentinde yerin altından cansız bedeni bile çıkarılamayanların hazin hikayesi hiç de nadir değildir.

Bunun Adı İş Kazası Değil, İş Cinayeti

Bizler iş yerlerimize girip-çıkarken mesai arkadaşlarımızı “günaydın, iyi akşamlar, kolay gelsin” şeklinde selamlarız ya…

Peki,

Zonguldak maden işçilerinin vardiya değişimlerinde birbirlerinden kadim bir gelenek olarak “helallik isteyerek” devir-teslim yaptığından haberiniz var mıydı?

Çünkü,

Zonguldak şehrinde yerin yüzlerce metre altında zifiri karanlığa adım atanların,

Bir daha ışığı görmeme riski birçok meslekten çok daha yüksektir.

Sakın ha sakın, maden kazaları için “bu işin fıtratında var” demeyin!!!

Maden kazaları yeterli tedbirlerin alınmadığı geri kalmış ülkelerin kaderidir.

Yani esasen,

Her biri teknik olarak taammüden cinayettir.

Zonguldak ve Diğer Madenci Kentleri Bunu Mütemadiyen Yaşıyor

Dün Kozlu, Karadon, Kandilli, Kilimli, Soma, Bartın, Amasra …

Bugün Ereğli …

Değişen tek şey yer ve zamanlar,

Değişmeyen ise kafa yapısı ve bakış açısı!!!

Özetle “nato kafa, nato mermer“…

Rumca orijinali “na to kefari, na to mermari” olan ve “ne kadar anlatsan da neye yarar dinleyende mermer gibi taş kafa olduktan sonra” mealindeki bu muzip deyim aslında tam da içerisinde bulunduğumuz durumu özetliyor.

Bu yaşananlara kader planının bir parçası diyerek sorumluluktan sıyrılamayız.

Çünkü,

Kader planında önce tedbir, sonra tevekkül vardır!!!

Emniyet kemeri takmadan, alkollü bir şekilde direksiyon başına geçen bir kişi 200 km/saat hızla bir kazaya karıştığında “sürücülüğün fıtratında kaza yapmak da var” deyip geçiştirmiyorsak,

İnsan hayatını ve toplumun bekasını ilgilendiren konularda da partizan ve “bendenci ” zihniyetten uzaklaşıp,

Takkeyi önümüze koyarak doğru olanı aramamız, bulmamız ve uygulamamız gerekiyor.

Bu yazıyı paylaşabilirisiniz:
PaylaşıYorum'dan Haberiniz Olsun...

Yolculuğumda benimle yarenlik etmek ve yeni paylaşımlarımdan haberdar olmak isterseniz beni takip edebilirsiniz

Diğer 66 bin aboneye katılın

İlgili Yazılar:

PaylaşıYorum'dan Son Yazılar:

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top