Anasayfa » Yazılarım » İlham Veren Hikayeler » Mor Cepken: Göçebe Yörüklerin Kadim Geleneği

MOR CEPKEN:
GÖÇEBE YÖRÜKLERİN
KADİM GELENEĞİ

göçebe yörük adeti mor cepken

Mor cepken adeti, Göçebe Yörükler tarafından hayata geçirilmiş kadim geleneklerden bir tanesidir. Çünkü, Yörük kızları dünya evine, çeyizlerinde kültürel etki gücü çok yüksek bir silah ile giriyorlar:

İşte bu kutsal koruma kalkanının adıdır Mor Cepken!!!

Mor Cepken sadece Yörük kadınlarına verilmiş bir hak değil, aynı zamanda birey olmanın bir sembolü;

Doğrusunu söylemek gerekirse tarihin derinliklerinde ufalanmaya yüz tutmuş olan bu güzel geleneği keşke hiç unutmamış olsaydık…

 

Göçebe Yörükler

Yörüklerin kadim geleneklerinden biri olan Mor Cepken adetini olduğunu okuduğumda gerçekten çok etkilendim;

Ardından bu anlamlı ritüeli zaman kaybetmeden ivedilikle herkesle paylaşmak istedim.

Göçebe hayatını benimsemiş Türkmenlere (Oğuz Türkleri) esas olarak Yörük denir.

Benzer şekilde,

Geçmişte Anadolu’ da bulunan yayla ve kışla hayatı yaşayan Türkmen aşiretleri de “Yörük” olarak ifade edilirdi.

Göçebe hayat tarzı, toplulukların soylarını devam ettirebilmek için belirsiz aralıklarla yer değiştirme alışkanlığını kapsamaktadır.

İsimleri bu güzel insanların yaşam biçimlerini aslında o kadar güzel tanımlıyor ki…

Çünkü,

Türkçe’de Yörük kelimesi “yürümek” kelimesinden türetilerek oluşturulmuştur. 

Yörük Kültürü

Benzersiz yaşam tarzı ve zengin kültürleriyle bilinen Yörük topluluğu büyüleyici ve özel bir gruptur.

Modern toplum,

Yaşam tarzlarının istikrarını tehdit ederken, manevi geleneklerini bugüne kadar korumuşlardır. 

Yörükler, kendilerine has yaşam tarzı ve kültürleri ile ünlenmişlerdir.

Günümüzde Yörük kültürü maneviyatından hiçbir şey kaybetmese de bununla beraber Yörük yaşam tarzı giderek siliniyor.

İşte,

Bu yazının konusu, kadim bir Yörük adeti olan Mor Cepken

Mor Cepken Nedir?

Cepkeni tek başına değerlendirdiğimizde sıradan bir üst giysisidir,

Hani efelerin giydiği, omuzlardan açık kolları yanlarda sallanan, etekleri belden yukarıda kalan bir tür yelek…

Kısaca efe yeleğidir cepken.

Bu esnada “efe” sadece er kişi için kullanılan bir sıfat değildir haa…

Efenin kadını da olur erkeği de !!!

Bu nedenle cepkeni kadın da giyer, erkek de…

Çünkü,

Efelik cinsiyet meselesi değil; yürek işi, cesaret işidir !!!

Kadın Efeler

Her şeyin ötesinde nasıl hakkını öderiz,

Bazı kadınların içinde bir pehlivan gizlidir. Kemer belindir, çizme ayağın, börk başındır. Mademki burası bizim vatanımız; biz de bu vatanın olmalıyız” diyen Efe Ayşe, nam-ı diğer Çete Ayşe’nin…

İstiklal Savaşı sırasında düşmanları topraklardan atabilmek için birçok vatansever bir araya gelerek silaha sarılır.

Teşkilat kurarak savaşan gruplara “Çete”,

Teşkilatı kuran kişilere de “Çeteci” denmiştir.

Çete Ayşe de ilk çetecilerden olup,

Kuva-yi Milliye tarihinde efe elbisesi giymiş ilk kişi,

Ve,

İlk “Efe” unvanını almış bir mücahit kadındır.

Şerife Ali Kübra (Çiftlikli Kübra) ise daha 17 yaşında iken katılmıştır milli mücadeleye.

Buradan hareketle, savaş bittikten sonra Gazi Kübra Efe’ye katkılarından ötürü maaş bağlanmak istenir.

Ancak,

Kübra Efe “Vatanı kurtarmanın karşılığı olmaz” diyerek maaş teklifini reddeder.

kadın efeler

Nasıl saygı ve minnet duyulmaz mücevherlerini satarak tüfek ve asker elbiseleri alıp, hiç tereddüt etmeksizin Milli Mücadeleye katılan Selanikli Ayşe Hanım’a?

Büyük Taarruzda İzmir’e ilk giren kıtalar arasında yer almış…

Başarılarından dolayı binbaşı rütbesine terfi etmiştir.

Bu özelliği itibarıyla üniformalı ve rütbeli ilk kadın askerlerden biridir Selanikli Ayşe Hanım.

Dönelim Konumuza…

Yörük kültüründe başlık parası gibi bir kavram yok,

Kızlar gönlünü verdikleri ve sevdiği er ile evlenirlermiş…

Evlilik malda, davarda değil; sevdadadır” diye bir Yörük atasözü bile var.

Lakin,

Dünya evine, çeyizlerinde kültürel etki gücü çok yüksek bir silah ile giriyorlar: Mor Cepken

Bu Yörük kültüründeki en önemli geleneklerden biridir ve çeyizin çok önemli bir parçasını oluşturur.

Şüphesiz ki, Yörük kültürü keşfedilebilecek zengin ve ilginç bir dünyadır…

göçebe yörük adeti mor cepken

Mor cepken bir kıyafetin çok ötesinde bir anlam taşıyor.

Bu, Yörük kadınlarına tanınmış yüce bir hak,

Aynı zamanda birey olmanın bir simgesi!!!

Öte yandan…

Bu durum Yörük erkeklerinin için ise asla karşılaşmak istemeyecekleri,

Kelimenin tam anlamıyla korkunç bir kabustur…

Yörük kızlarının çeyiz bohçasına her şeyden önce Mor Cepken konur.

Çünkü sonuçta bu kıyafet,

Açık bir şekilde evlilikte yeri ve zamanı geldiğinde darda kalan Yörük kadınının erkeğine karşı kullandığı boşanma özgürlüğünün simgesidir.

Mor Cepken Yaptırımı

Evli Yörük kadını ihanete uğrayınca ya da kocası tarafından şiddet görünce,

Mor cepken giyerek köy meydanında herkesin görebileceği bir yere oturuyor.

Anlamı:

Ben kocam tarafından kötü muameleye maruz kaldım; bu nedenle bu adamı boşadım

mor cepken

Bir kere mor cepkenini giyildiğinde akan sular duruyor,

Herkes işini gücünü bırakıyor,

Ve,

Tüm ahali kadının etrafında bir koruma kalkanı oluşturuyor.

Göçebe Yörük kültürünün kadına tanıdığı değer, hak ve özgürlüğe bakın!!!

Başka bir ifade ile,

Mor cepken rengi ihanete uğramanın, aldatılmanın, kötü muameleye uğramış olmanın rengidir.

Biliyor musunuz, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı adı da zaten buradan gelmektedir.

Mor Cepken Giyen Kadının Kocasına Uygulanan Yaptırım

Mor cepken giymiş kadının çevresinde görünmez bir kalkan oluşurken,

Boşadığı kocası ise radikal bir sosyal izolasyona maruz kalıyor!!!

Tam anlamıyla dışlanıyor,

Evden dışarı çıkacak hali kalmıyor,

Çıkacak olsa kimseler yüzüne bakmıyor…

Selam verse selamı alınmıyor,

Acından ölse kimse dönüp oralı olmuyor…

Toplumun dışladığı, yapayalnız bir insana dönüşüyor mor cepken giyen kadının kocası.

mor cepken

Adamın tek çaresi var:

Ne yapıp edip, gerekirse ödünler vererek karısının gönlünü alacak,

Ve,

Karısını cepkenini çıkartmaya ikna edecek!!!

Aksi halde ömür boyu dul kalacak,

Mor cepken giyilmesine neden olan adama hiçbir Yörük, şaşı kızını dahi vermeyecektir.

Sözün kısası,

Mor cepken, Yörük kadınının haklarını koruyan, esirgeyen binlerce yıl öteden sürüp gelen bir töredir!!!

Oldukça etkili, toplumsal bir tepki değil mi?

Kadını birey olarak gören,

Güç ve kutsiyet atfeden,

Aynı zamanda,

Bir imdat freni gibi ihtiyaç halinde kullanılmaya hazır bir özgürlük zırhı…

Son Söz…

neşet ertaş

Yazarken aklıma büyük hak ozanı Neşet Usta’nın sözleri geliverdi birden:

İki büyük nimetim var,

Biri anam, diğeri yarim…

Birisi var etti beni,

Birisi yar etti beni…

Bu yazıyı paylaşabilirisiniz:
PaylaşıYorum'dan Haberiniz Olsun...

Yolculuğumda benimle yarenlik etmek ve yeni paylaşımlarımdan haberdar olmak isterseniz beni takip edebilirsiniz

Diğer 66 bin aboneye katılın

İlgili Yazılar:

PaylaşıYorum'dan Son Yazılar:

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top