Anasayfa » Yazılarım » Mitoloji

Mitoloji

çiğ köfte tarihi

Çiğ Köfte Hikayesi

Çiğ köfte sofralarımızın en zahmetli, bununla birlikte aynı zamanda en lezzetli yemeklerinden bir tanesidir.

Esasen çiğ köfte tarihi ve paralel olarak çiğ köftenin hikayesi bize önemli mesajları ve almamız gereken dersleri bir arada sunan bir paket niteliğinde.

Öyle ki,

Bu hikâyede Hz. İbrahim var, Nemrut var, ortada devasa ateş, ancak öte yandan da ateşsiz kalmaya karşı üretilen bir çözüm var.

Ve ek olarak,

Her şeye rağmen safını belli etmek isteyen bir karınca da var…

komagene bir çiğ köfte markasından çok daha fazlasıdır

Komagene Bir Çiğ Köfte Markasından Çok Daha Fazlasıdır

Komagene ismini duyan hemen herkesin aklına ilk olarak meşhur bir çiğ köfte markasının geliyor olması pek muhtemeldir.

Oysaki, 

Komagene Krallığı ya da Komagene Medeniyeti (bazı kaynaklarda Kommagene olarak da geçer) MÖ 163 – MS 72 yılları arasında günümüzde Adıyaman, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Urfa sınırları içerisinde yer alan kadim bir kültürün temsilcileridir. 

Nemrut Dağının zirvesinde dünyanın sekizinci harikası olarak UNESCO Dünya Kültür Mirasları arasında yer alan büyüleyici dev heykelleri hepimiz biliriz,

Ancak,

Onları bize armağan eden Komagene Medeniyeti nedense hafızalarımızdan silinmiştir…

verimsiz olanı terk et

Verimsiz Olanı Terk Et

Başkalarının mutluluğunu düşünmeden kendi iç huzurumuza ulaşmanın yollarını ararken,

Aslında ihmal ettiğimiz ve üzerine düşünmemiz gereken birçok önemli kadim öğreti vardır.

Bunlardan biri de Siddhartha Gautama, yani daha çok bilinen adıyla Buddha’nın, “verimsiz olanı terk et” öğretisidir.

Bu ilham verici nasihat,

Hayatımıza derin anlam katmak ve içsel huzurumuza ulaşmak için esasen büyük bir rehberlik sunuyor…

zeytin ağacı

Zeytin Ağacı Ölümsüzlüğü Temsil Ederken Neden Bu Düşmanlık?

Zeytin ağacı antik çağlardan bu yana kutsiyet atfedilen ve en çok anlam yüklenen kadim bir canlıdır.

İşte bugün sizleri zeytin ağacının büyüleyici dünyasına bir yolculuk yapmaya davet ediyorum.

Zeytin ağacının binlerce yıllık tarihi ve ilham verici hikayelerine rağmen,

Bu kutsal varlığa karşı düşmanca tavrımız nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu gerçeğine dikkat çekmek istiyorum.

Hal böyle iken,

Bizler zeytinlikleri gözümüzü kırpmadan yok etmekte hiçbir beis görmüyoruz.

Sanki hiç başka yer kalmamış gibi toplu yerleşim alanı açmak ya da maden işletmeleri kurmak için,

Asırlık ağaçların kesilmesine göz yaşları içerisinde şahitlik ediyoruz.

Tüm dünya fosil yakıtları terk etmek için seferber olmuşken,

Biz binlerce yıllık geçmişe şahitlik etmiş mirasları yok etmekten en ufak bir rahatsızlık duymuyor gibiyiz sanki!!!

Oysa ki…

Zeytin ağacı, insanlık tarihi boyunca kutsal bir canlı olarak kabul edilmiş ve derin anlamlar yüklenmiş,

Antik çağlardan beri ademoğlu için çok özel bir yere sahip olmuştur.

Bu ağacın yaşam gücü ölümsüzlüğü simgeler.

Çünkü,

Zeytin ağacı bir kez toprağa tutunduktan sonra kolay kolay ölmez, 

Hatta tam öldüğünü sandığınız anda köklerinden yeni filizler verebilir.

İşte zeytin ağacının büyülü dünyasına dair bazı ilginç bilgiler…

eris paris'in yargılaması apple of discord

Eris: Anlaşmazlık ve Rekabet Tanrıçası

Yunan mitolojisinden gelen isimler sıklıkla ilginç kökenlere sahiptir;

Örnek olarak bu yazıda son günlerde çok sık duymaya başladığımız Eris ‘in hikayesini paylaşacağım.

Öyle ki, Eris ‘in fırlattığı altın elma (apple of discord) ve devamında gelen Paris’in Yargılaması sonucu Truva Savaşı patlak veriyor.

Bu esnada,

Herhangi bir komplo teorisine atıfta bulunmadığımı hatırlatmak isterim; lütfen bu yazıyı okurken öküz altında buzağı aramayınız.

Son dönemde yaygın olarak sirküle olan COVİD-19 varyantına Eris adı verildi,

Ancak öte yandan Eris, Yunan Mitolojisinde geçen bir anlaşmazlık tanrıçasının ismi…

Açıkçası ben, ikisi arasında herhangi bir bağ veya ilişki olduğunu düşünmüyorum.

Özetle,

Bu yazının ana konusu binlerce yıl boyunca dilden dile aktarılarak günümüze ulaşan bir mitin bize vermek istediği kadim mesajlar olacak.

Bununla birlikte,

Uluslararası otorite kurumlar isimlendirme konusunda keşke biraz daha hassas davransalar da, aşı karşıtı ve komplo teorisyenlerinin ağızlarına sakız vermeseler de demeden edemeyeceğim…

discord

Discord: Gençlerin Vazgeçilmez Platformunda Bir “Discord” ‘luk Var

Discord, günümüz internet dünyasının en gözde platformlarından biri,

Özellikle de gençler arasında büyük bir ilgi görüyor.

“Discord nedir” ve “Gençler neden bu kadar çok tercih ediyorlar?” sorularının cevaplarına kolaylıkla ulaşabiliyoruz.

Ancak…

Nihayetinde temel amacı insanlar arası iletişim kurmak olan bir platforma, “Discord” adının verilmiş olması bana oldukça garip geliyor.

Bu kelimenin tanım olarak esasen en hafif haliyle insanlar arasındaki uyumsuzluğu (ve daha nahoş diğer durumları) ifade ettiği düşünüldüğünde,

Böyle bir platformun adının “iletişim” ile hiç de uyumlu olmadığı görülüyor…

Açıkçası,

Kelime köken yolculuğuna çıktığımızda “Discord” sözcüğü bizi bugün vaad edildiğinden çok, ama çok farklı bir yere götürüyor.

Agnodice

Agnodice: Cesaret ve Bilginin Öncüsü

MÖ 4. yüzyılda Atina’da yaşamış olan Agnodice, ilk kadın jinekolog olarak neticede adını tarihe altın harflerle yazdırmış bir kahramandır.

Onun hayatı ve mücadelesi, kadınların yaşamın her alanında ne kadar büyük engellerle karşılaştığını gösteren bir ışık gibidir.

Şimdi gelin, bu cesur ve güçlü kadının ilham verici hikayesine birlikte göz atalım…

Kapadokyalı Aretaeus diyabet ne demek şeker hastalığı

Aretaeus: Diyabeti Tam 1800 Yıl Önce Tanımlayan Hekim

Kapadokyalı Aretaeus, antik dönemde yaşamış bir hekim ve filozoftur.

Etimolojik olarak “hekim” kelimesi Arapça “hkm” kökünden geliyor,

Tıpkı hüküm veren diğer meslekler olan hâkim ve hakem gibi…

Bugünkü yazımın kahramanı Kapadokyalı Aretaeus da bu kelimenin hakkını dolu dolu veren ilk ve önder karakterlerden bir tanesidir…

Çünkü,

Kapadokyalı Aretaeus günümüzden 1800 yıl öncesinde diyabet, depresyon, melankoli, epilepsi gibi modern hayatın sağlık sorunlarını tanımlamıştır…

Gölge Etme Başka İhsan İstemem

GÖLGE ETMEBAŞKA İHSAN İSTEMEM “Gölge etme başka ihsan istemem” ya da “Gölge etme başka ihsan istemez” cümlesini hemen hemen herkes duymuştur. Bu yazıda ezberlerimize kazınmış bu cümlenin çıkış hikayesinden bahsedeceğim. İlk olarak büyük filozof Romen Diyojen tarafından Büyük İskender‘e hitaben kullanıldığını biliyoruz. Bu keyifli hikayeyi Hasan Kerim Güç’ün “Yolda Bir Kuşa Rastladım” kitabından aktaracağım. Her …

Gölge Etme Başka İhsan İstemem Devamı »

Scroll to Top
Yeni Paylaşımlardan Haberdar Olun Evet Hayır