Anasayfa » Yazılarım » Evvel Zaman İçinde » Çiğ Köfte Hikayesi

ÇİĞ KÖFTE HİKAYESİ
İMKANSIZLIKLAR İÇİNDE BİLE
BİR ÇÖZÜM OLDUĞUNU ANLATIR BİZE

çiğ köfte tarihi

Çiğ köfte sofralarımızın en zahmetli, bununla birlikte aynı zamanda en lezzetli yemeklerinden bir tanesidir. Esasen çiğ köfte tarihi ve paralel olarak çiğ köftenin hikayesi bize önemli mesajları ve almamız gereken dersleri bir arada sunan bir paket niteliğinde. Öyle ki bu hikâyede Hz. İbrahim var, Nemrut var, ortada devasa ateş, ancak öte yandan da ateşsiz kalmaya karşı üretilen bir çözüm var.

Ve ek olarak,

Her şeye rağmen safını belli etmek isteyen bir karınca da var…

Çiğ Köftenin Hikayesi

Hiç düşündünüz mü,

İnsanlar eti ateşte pişirmek varken, ne diye bulgur ve baharatlar ile saatlerce elde yoğurarak yenilebilecek hale getirmişler?

Sonuçta atalarımızın hiç mi başka işi yoktu da, kan ter içinde kalıncaya değin yoğur babam yoğur uğraşıp durmuşlar?

komagene krallığı

İşin doğrusu çiğ köftenin hikayesi oldukça ilginç…

Yine bu coğrafyada,  Komagene bölgesinde,

Bir başka ifadeyle,

Adıyaman, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Urfa civarlarında geçiyor.

Lakin çiğ köfte tarihi incelemesi için, kronolojik olarak günümüzden yaklaşık beş bin sene öncesine yolculuk yapmamız gerekiyor.

Antik Yunan'da Zamanın Tanrıları

Hasan Kerim Güç mitolojideki zamanın tanrıları bahsini Yolda Bir Kuşa Rastladım kitabında o kadar güzel anlatmış ki, olduğu gibi alıntılıyorum:

Antik Yunan‘da zaman kavramını iki farklı perspektiften değerlendirip esasen taban tabana zıt iki ayrı zaman tanrısı üretmişler.

Bunlar Kronos ile Kairos‘dur…

Zamanın hâkimiyeti “tanrıların da babası” kabul edilen Kronos’dadır…

Çünkü,

Baş tanrı Zeus’un babası olan Kronos, aynı zamanda Olimpos‘u da yaratan kişidir…

Ancak kâinatın efendisi olarak hayatı ve ölümü kontrol ederken, her nasıl olduysa kendi oğlu Zeus tarafından hapsedilmiştir.

Kronos’un temsil ettiği zaman, saatlerin zamanıdır.

Sayılarla, günlerle, aylarla, yıllarla ölçülüdür. 

İşte kronoloji kelimesi de böylece Kronos’dan gelir.

Yunanların zaman kavramını yükledikleri ikinci tanrı ise Kairos‘tur.

Kairos’un omuzlarında ve bacaklarında kanatları varken,

Başının arkasında hiç saçı yoktur.

Bu nedenle,

Kairos aramızdan ayrılmışsa peşinden koşturulup, saçından tutulup yakalanamaz.

O anı ve anın fırsatlarını sembolize eder.

Kairos un temsil ettiği zaman Kronos’a nazaran lineer değil, bilakis daireseldir.

Ancak O an dairenin hangi noktasında ise,

O zamanın ruhudur.

Yani zaman O andır…

Antik Yunan coğrafyasından bu topraklar ve civarına geldiğimizde ise,

Hafif nüans farklılıklarıyla hep aynı kelimeyi kullanmışız…

  • Akatçada “simanu
  • Aramicede “zman
  • Farsça’da “zaman”

Çiğ Köfte Tarihi Esasen Nemrut İle Başlar

Hz. İbrahim üç semavi dinin ortak atası ve peygamberidir.

Rivayetlere göre Hz. İbrahim Urfa civarında, başka bir ifadeyle Komagene olarak tanımlanan bölgede yaşamıştır…

Bu esnada Babil’in muktedir kralı Nemrut gücünün zirvesindedir,

Azgınlıklarında ve dahi zulümde sınır tanımamaktadır.

nemrut

Kutsal Metinlerde Nemrut

Yahudi kutsal metinlerinde geçen Nimrod (Nemrut) isminin İbranice “marad” (isyan etmek) kökünden türediği ve “isyan edeceğiz” anlamına geldiği ileri sürülmüştür.

Tekvin yorumcularına göre Nemrut karanlık fakat güçlü bir figürdür,

Ve,

Dünyanın ilk ve en büyük emperyalistidir.

Geleneksel Yahudi düşüncesine göre Nemrut kurnaz bir astrolog, bir putperest, masum bebekleri katleden bir yönetici ve et yiyen ilk insandır.

Ayrıca Nemrut ‘un içinde yaşadığı toplumda bir tanrı muamelesi gördüğü ve karısı Semiramis’in tapınılan bir ilâhî varlık olarak öne çıktığı ileri sürülür.

Kur’an-ı Kerim’de direkt Nemrut adı yer almamakla birlikte,

İslami kaynaklarda Nemrut ‘tan hep bazı ilkleri gerçekleştiren kişi olarak söz edilir. 

O ilk defa kötülüğe teşvik eden,

Başına ilk defa taç giyen,

Yıldızların durumunu ilk olarak ortaya koyan,

İlk defa ateşe tapan,

Ve,

İnsanları kendisine tapınmaya davet eden kişidir.

Ve bir gün gelir…

Nemrut kendine engel olarak gördüğü Hz. İbrahim ’i ateşe atarak cezalandırmak ister.

Meydanın ortasına devasa bir ateş yakılmasını emreder.

Çiğ Köfte Nasıl Ortaya Çıktı?

Nemrut ‘un Hz. İbrahim ‘in yakılarak cezalandırılmasına dair fermanı üzerine,

Halk günler boyunca bölgedeki bütün ağaç ve odun parçalarını meydanda toplar.

Hatta bölgedeki odunlar tükenmesin diye, amacı her ne olursa olsun ateş yakılmasını yasakladığı,

Ve,

Mevcut tüm odunlar meydanda toplandığı için,

Evlerde yemek pişirmek için tek bir çıra parçası dahi kalmamıştır…

nemrut

Bu esnada…

Dağlara avlanmaya gittiği için Nemrut ‘un emrinden habersiz olan bir avcı,

Avladığı geyiği evine getirerek eşinden pişirmesini ister.

Avcının eşi Nemrut ’un ateş yakma yasağını anlatır.

Durumdan hiç hoşnut olmasalar da emirlere çaresizce itaat etmek zorundadırlar.

Avcı geyiğin sağ arka budunu ayırır,

İnce ince taşla döverek ezer.

Eze eze iyice yumuşattığı,

Ve,

Kıyma kıvamına getirdiği ete bulgur, biber ve tuz ekleyerek iyice yoğurur.

çiğ köfte

Nemrut ‘un Hz. İbrahim ’in yakılması emri sonrası,

Çiğ köftenin ilk kez bu avcı ve ailesi tarafından 4.000 yıl önce yapıldığı rivayet edilir.

Böylece,

Tadına doyum olmayan o leziz çiğ köfte ortaya çıkar.

Zamanla bu yeni lezzetin tadı da adı da bölge halkının diline düşer,

Ve sofraların baş tacı haline gelir…

Maksat Safımız Belli Olsun

Nemrut ‘un yaktırdığı ateşi gören tüm canlılar etrafa kaçışır; ancak bir karınca müstesna…

Karınca ağzında bir damla su ile devasa ateşe doğru telaşla koşturur.

Onu gören bir başka karınca “Nereye böyle telaşla?” diye sorar.

Karınca “Duymadın mı, Nemrut Hz. İbrahim ’i ateşe atacakmış…” deyince,

Diğer karınca alaycı bir ifadeyle “Ateşi görmedin herhalde; kocaman bir ateş. Kaçmaktan başka çare yok. Ağzındaki bu bir damla su ile mi o ateşi söndüreceksin?” der.

Bizim karınca da “Maksat safımız belli olsun” diye karşılık verir.

Hz. İbrahim 'in Ateşe Atılması

Halk arasında ağızdan ağıza iletilen birçok söylencede Hz. İbrahim ’in ateşe atılma olayı geçer.

Rivayet olur ki,

Hz. İbrahim Nemrut ’u ve putları ilah edinmeyi asla kabul etmez,

Hatta,

Putları kırarak baltayı büyük putun boynuna saplar ve Nemrut ’u tek tanrı inancına çağırır. 

Hz. İbrahim ’in çağrısına kulak asmayan Nemrut, büyük bir ateş yaktırıp Hz. İbrahim ’i mancınık ile ateşe attırır.

Ancak,

Ateş onu yakmaz… 

Urfa ’da gerçekleştiği düşünülen bu olayda ateş suya, odunlar ise balığa dönüşür.

  • Ateş göle, yani Balıklıgöl’ e
  • Odunlar ise gölde yüzen balıklara dönüşür…
Hz İbrahim ve Balıklı Göl

Hz. İbrahim bir gül bahçesine dönüşen ateşin içerisine sağ olarak düşer.

Onun düştüğü yer Halilü’r-Rahman Gölü‘ dür.

Rivayete göre Nemrut ’un kızı Zeliha da Hz. İbrahim ’e inandığından onun peşinden atlar.

Zeliha ’nın düştüğü yerde ise Ayn-i Zeliha Gölü oluşmuştur…

Bu yazıyı paylaşabilirisiniz:
PaylaşıYorum'dan Haberiniz Olsun...

Yolculuğumda benimle yarenlik etmek ve yeni paylaşımlarımdan haberdar olmak isterseniz beni takip edebilirsiniz

Diğer 66 bin aboneye katılın

İlgili Yazılar:

PaylaşıYorum'dan Son Yazılar:

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top